Geçmişten merhamet izleri: Kuş evleri
Derviş Erkan / Özkan Çekim
Günümüzde birçok tarihi yapı, kullanım amacı ve yapımının eskiliğine göre insanların ilgisini çekiyor. Türkiye’de bu tür elle tutulur tarihi yapılar ecdadımız Selçuklu ve Osmanlı’nın izlerini taşıyor. Bu yapıların, bazılarının, ortak bir paydası var: Merhamet ve sevgi…
İslamiyet’ten önceki zamanlarda da Türk insanının doğasında olan hayvan sevgisi İslamiyet’in kabulüyle birlikte pekişmiş ve giderek artmış durumda. Köşk, saray, cami, mescit, han ve çeşme gibi birçok eser ata yadigârı kabul edilerek korumuş, günümüze ulaşmış durumda.
Bu tür tarihi eserler, ihtişamının yanında kullanışlılığı ile de göz dolduruyor. Özellikle, Osmanlı döneminden kalma birçok eser hem insanları hem de hayvanları düşünerek tasarlanmış. Bu tasarımlardan bir tanesi de kuş evleri. Saflığın ve temizliğin bir göstergesi olarak görülen kuşlar için birçok tarihi yapının Güney’e bakan cephelerine minyatür fakat ihtişamlı yuvalar yapılmış.
Bolu merkezde 1750 yılında Silahtar Mustafa Ağa tarafından yaptırılan, Saraçhane Camii duvarlarındaki kuş evleri de bölgemizden bu konuya verilebilecek en iyi örnek. Cami, han, hamam gibi yapıların duvarlarına yapılan kuş evlerinin amacı, özellikle göçmen kuşların kışın soğuğundan ve yazın kavurucu sıcağından korunmasıydı. Günümüzde estetik kaygı gözetilmeden yapılan yapıların aksine, eskiden inşa edilen yapılar da gerek yapıyı inşa eden kişinin gerekse yapıyı yaptıran kişilerin zevki de gözetiliyordu. Bu yönüyle Saraçhane Camisi’ni yaptıran Silahtar Mustafa Ağa’nın estetiğe ve hayvanlara verdiği değeri de anlayabiliyoruz. Tabi ki sadece Bolu’ya özgü bir yapı örneği olmayan kuş evleri, maalesef Bolu’da geçmiş yıllarda yaşanan depremler ve eskimeye bağlı nedenlerle kaybolmuş durumda. Bolu merkezde bulunan Saraçhane Camii’nin duvarlarındaki kuş evleri, yıllara ve Bolu’nun herkes tarafından bilinen soğuk havasına karşı, işlevini yerine getirmeye devam ediyor.